Tuesday 29 May 2012

Ne Var Ne Yok?!

Hallo millet!

Ne var, ne yok onları yazmaya geldim.


Bugün resmen hayatımın son final dönemine girdim. Kendimden bu kadar emin "son" diyebiliyorum çünkü ne yalan söyleyeyim, bu yaştan sonra artık Harvard'dan dahi gelseler, gel bi de bizde oku, üstüne para vereceğiz deseler benim vereceğim tepki açık ve net olarak "Olum bak git!" olur ^_^ ( Bu espriyi yapmayanı dövüyolar da bu aralar! Mih mih ^____^)


Finallerin can sıkıcılığının yanında çoook süper bir projeyle ilgilenmekteyim bu aralar! Şu an ne yazık ki paylaşamıyorum ama ticari bir iş değil, onun ipucunu vereyim... Zamanı gelince hiç vakit kaybetmeden buradan da paylaşacağım söz!





Bu arada websitemin yapımı uzadığı için ( hain koca! ) ve fotoğraflar elimde biriktiği için ve eski facebook sayfamın adını değiştiremediğimden, bir cinnet anında yeni bir sayfa açtım! Henüz çok fazla bir şey yok  ama yavaş yavaş ekliyorum, takip ederseniz çoooook mutlu olurum! Linki de verelim,

Nora Jartan Facebook Sahifesi :P Tıkk & Like plizz!!!


Tüm bunların dışında, cici arkadaşım Melikoşumla gaza gelip aldığımız etamin malzemelerini değerlendirmeye çalışıyorum fırsat buldukça... Kendisi 2 gün sonra elindekileri bitirmeyi başardı ancak benimki sürünmeye devam ediyor... :/ Elbet bitecek.. Bitince çok güzel olacak ama ^_^ Örnek, Cross Stitch dergisinden, Enhar sayesinde haberim olmuştu böyle bir derginin varlığından... İnanılmaz güzel modeller var... Sanırım bazı kitapçılarda mevcut bu dergi ama ben Ipad versiyonunu kullanıyorum... 2.99 gibi bir ücreti var her sayının. Her bir kuruşuna değer! Etamin / Cross Stitch severlere duyurulur!


Torunlarıma gelince ^_^ Yeminle ömrüm uzadı bu bızdıkların tatlılıkları sayesinde!!! Gerçekten anlatılması çok zor, tekrar ediyorum, görmeniz lazım!!! Düne kadar Sushi yanlarından ayrılmamak için sepetten çıkmıyordu, ben de yanlarına yaptım bi yatak (yer yatağı stayla!), kociyle dönüşümlü kızımızı doyurduk, ettik, sıkılmasın diye vakit geçirdik yanında =)


Bebişler inanılmaz hızlı büyüyorlar! 2 gün önce esnemeyi öğrendiler *cuteness level 25000!* ve şimdi zırt pırt esniyorlar =) Ağızlarında tek bir dişleri bile olmadığı için çok komik görünüyorlar =) Son bir kaç gündür çok yoğundum çekemedim yeni fotolarını ama o hallerini mutlaka size göstericem ^_^

Yukarıdaki fotoyu 3. ya da 4. gün çektim, şimdi biraz daha kediye benzemeye başladılar, fare formundan çıkıp =) Hatta tüyler pofurmaya bile başladı! Anneleri tüm gün yalıyor, temizliyor, emziriyor... Aslan kızım benim... Ama hala sürünerek ilerliyorlar ve gözleri henüz açılmadı hiçbirinin =)


İyi ki caaaanım eski evimizi bırakıp bahçeli diye bu eve taşındık! Bu sene yaz mevsiminin de gelmeyeceği tuttu!!! :/ Arada güneş yüzünü gösterirse atıyoruz kendimizi dışarı... Onun dışında Zeus Bey'in dev tuvaleti işlevinde güzelim bahçe... 

Madem bu yıl yaz gelmiyor, ben de bu sene rejime girmiyorum o zaman kardeşim! *atar**atar* Bir büyükbaş edasıyla ne bulursam yiyorum! Hıh!


------------------


Tam bir ortaya karışık posta oldu bu kez... Daha fazla uzatmayayım... Eurovision'la ilgili düşüncelerimi de bir sonraki postaya saklayayım! ^_^


Eeeee izlediniz mi Cumartesi gecesi milli mücadelemiz olan Örovizyonu? =) 



Peace.


nora




Wednesday 23 May 2012

Sushi anne oldu! Cute overload!


Uzun uzun yazacak kadar fazla vaktim yok ama dünki maceramızı özetlemeye çalışayım ^_^


Dün sabah Sushi kuzum beni oturduğum yerden zorla kaldırarak viyaklaya viyaklaya onun için hazırladığım doğum yatağına götürdü... Bir süre zorla kendini sevdirdi torlaya torlaya... Yorulup karşısındaki kanepeye oturmaya kalktığımda yıktı ortalığı; "hayır şu an beni sevmek zorundasın!" şeklinde =) Hatırlarsanız haftalar öncesinde hazırlamıştım o yatağı evin az kullanılan bir odasında... Benim için sorun değildi açıkçası, evin istediği köşesinde doğurabilirdi ama orayı hazırlamamın sebebi kapısını kapatıp diğer canavar kedüşlerden rahatça ayrı tutabilmekti.

Kızım normalde de kucağıma gelir (Akın'a hiç gitmez mihihih) ama dün bi sapık gibi ilgi isteyince dedim galiba bebikler geliyor =) 



Hemen odadaki kumu temizledim, ortalığı sildim, temiz havlular vs. ayarladım ve kızımı sevmeye devam ettim... Ufaktan kasılma benzeri şeyler de görmeye başlayınca veterinerimizi aradım, son tüyoları da aldıktan sonra artık hazırdım ^_^ ( bana ne oluyorsa, sanki ben doğuracaktım) 


İlk bebekte biraz panik oldu kızım, ne olduğunu pek anlamadı, kasılmalarda itme işini yarım yamalak yaptı... Ben de bebişi kese içinde görebildiğimden süre tutmaya başladım, Çünkü bebiş göründükten sonra 15-20 dakika içerisinde dışarı çıkmış olması gerekiyor, yoksa oksijen alamadığından sıkıntı olabiliyor. Özellikle hiç müdahale etmemeye çalıştım, hatta biraz uzaklaştım ki rahat etsin Sushi ama benim sevgi böceği kızım yanında istedi beni, açtı karnını okşayayım diye... Karnını sevdire sevdire tek bir miyav sesi dahi çıkarmadan doğurdu ilk bebeğini <3


Büyük bir titizlikle temizledi bebeğini, önce ağzını burnunu yaladı rahat nefes alabilsin diye... Sonra da tüm tüylerini yaladı kurutmak için... Resmen bir kez daha hayran kaldım kedi milletine... O kadar büyülü anlardı ki...

Bir saat kadar sonra tekrar kasılmalar başladı... Bu kez rahattı Sushi, ilkinin şokunu atlatmıştı ^_^ Kasılmalar artınca ikinci bebeği çıkarmak için azıcık uzaklaştı ilk yavrudan... Huysuz bızdık kıyameti koparınca panik oldu bizimki de, yarısı çıkmış ikinciyi unutup ilkini yalamaya başladı... İkinci de arkasında kesenin içinde kaldı öylece... Onu azıcık çekip keseyi patlatmak zorunda kaldım. Hemen döndü ve onu temizlemeye başladı neyse ki...


Diğer yavrularda ise hiç bir sıkıntı yaşamadık... Tabiri caizse "çatır çatır" doğurdu kızım... Gıkı bile çıkmadan... Akşam 7-7.30'a kadar sürdü doğum... Hep tortor, sakin sakin kavuştu bebeklerine... Ben de gurur duydum yavrumla ^_^


Yavrulara gelince... Yemin ederim aklımı yitirmek üzereyim... Böyle bir tatlılık o-la-maz!!! Fotolarda büyükmiş gibi çıkıyorlar, gözlerinizle görseniz siz de çıldırırsınız =) O kadar minik ve narinler ki, insan bakmaya kıyamıyor... Yürümeyi geçtim henüz kafalarını bile dik tutamıyorlar ama bir meme savaşı var görmeniz lazım ^_^ 

Bir kez daha içim parçalandı Sushi kadar şanslı olmayan, bu mucizeyi dışarıda berbat koşullarda yaşamak zorunda kalan yavrular için... Bizim gücümüz yettiği müddetçe çocuklarımız hep güvende olacak, karınları tok olacak... Diğerleri içinse, kapımızın önünde de hep bir kap mama, bir kap su ve hatta bir kap süt olacak... Ama yine de gözümüzün görmediği ulaşamadığımız canlar için içimizde bir burukluk... Ne fena bir şey...

"Your argument is invalid." pozu vermiş bızdık ^_^

Sonuç olarak toplamda 5 adet torunumuz oldu, cörk cörk annelerini emiyorlar... Şu an için hepsinin sağlık durumu iyi görünüyor... Umarım böyle de gider...

2 ay kadar anne sütüyle beslenecekler, sonrasında onları en az bizim kadar sevecek yuvalar bulmamız lazım! Yoksa düşünürseniz 5 kedimiz varken bir anda populasyon iki katına çıktı ^_^ 

Şu anda evde 10 kedi var :O Whaaaaaaaaaaaat???!!! 

Böyle yüksek sesle söyleyince çok garip geliyor =) 




Wednesday 16 May 2012

I've been Hesionized!

Kankilerin kankisi Hesionka'mın kendi blogunda fotoğraf kaydırmalı götürgeç şeyini gördüğüm an (blogun üst kısmında değişen fotoğraflardan bahsediyorum) kendisine koştum tabii ki viyaklayarak ve de *puppy eyes* halimi bürünerek... ^_^

Yazık kuzum da gecenin köründe bana tarif ederek yaptırmaya çalıştı ama tabii ki beceremedim =) HTML zımbırtısı, kodlar vs. latinceden farksız benim için! O gece biraz daha kassam ya bloggerı çökertecektik ya da kendi totomda dönecekti fotoğraflar ^_^

Neyse, bir kaç gün sonra blogumu Hesişkomun sihirli parmaklarına bıraktım ve ta-daaa!!! Benim de kaydırmaçım oldu!!!

Şimdilik fotoğrafları değiştirmeyi öğrenemediğimden bu fotolarla idare edin.. En kısa zamanda marifetli arkadaşımı bir köşede kıstırıp öğreneceğim söz! ^O^

Ben de kendisine teşekkür hediyesi olarak bu fotosunu yolluyorum burdan! İzmir gezimiz sırasında Çeşme'de çekmiştik sanırım, unutmuştur bile çünkü hala o geziyi yazmadım ben kaç sene oldu! YUH bana! Artık Flashback Friday kategorisinde yazarım bi ara mih mih =)

Öhömm, neyse... Voila!


<3

cheers!

nora

Friday 11 May 2012

Flashback Friday!

Hello millet!

Bu haftaki Flashback Friday bölümünün konuğu yine BEN. Hep ben, ben, ben BEN! Mehueheuhe ruh hastası bir imaj çizdim sanırım =) Ama kişisel bir blog olması sebebiyle bir şekilde zaten hep kendimden bahsediyorum değil mi?

Oh yeah. 

Çok fazla zevzeklik yapmadan sizi 6-7 yıl öncesine götürüyorum. 

İzmir'den ayrılmadan önce, Kordon'da son içişler...


Biraz depresif bir dönemimdi, itiraf etmeliyim...


Hatta yanlış hatırlamıyorsam bu fotoğrafların çekildiği gece karar vermiştim İzmir'i terk etmeye...

Belki de bu fotoğrafları görmek bana o anları hatırlattı, emin olamadım şimdi...


İçince şebeklikte sınır tanımayan genç Nora'ya burdan sesleniyorum, "Kızım madem böyle saçma hallere giriyorsun, bari fotoğraf çektirme! " =)

Bir de şimdiki zaman Nora'sına sesleneyim; "Kızım madem böyle fotoğraflar çektiriyorsun, bari bloguna girme!!! " ^_^

Siz 10 yıl genç halinize seslenseydiniz ne derdiniz? ^_^

Cheers.

Nora


Sunday 6 May 2012

Beklemedeyiz.


Kızımın doğum yatağı da dahil olmak üzere her şeyi hazırladım. 

Ya da en azından öyle zannediyorum ^_^

Benim için de yeni bir tecrübe olacak. Umarım her şey yolunda gider.

2011 "baby boom"una yetişemesek de en az onun kadar bereketli olan 2012'de torun sahibi olacağız gibi görünüyor =)





İnsan sabırsızlanıyor... Bazen "Hadi kızım bu gece doğur artık" derken yakalıyorum kendimi... Bana ne oluyorsa... 

Göbek kocaman dolanıyor bizimki hala... Ama hissediyorum çok vakit kalmadı... 


Bize bol şans dileyin olur mu?



cheers.


nora

Thursday 3 May 2012

Çılgın Gençlik!







Size göre bu fotoğrafta bir gariplik olmayabilir.


"İnsanlar yüzüyor ne var bunda?" diyebilirsiniz...


Ama bir sorun bakalım bu insanlar nerede yüzüyor? :O





 Ortaköy'ün göbeğinde!!! Whaaaaaat???

Geçen gün okuldayken yandaki lisenin (Kabataş Erkek Lisesi oluyor yamulmuyorsam) yanık gençleri attılar kendilerini boğaza! Hava güneşli gibi dursa da bizim totomuz donuyordu o gün kantinde otururken... Nasıl bir sıcakkanlılıksa, hiç de üşüyor gibi durmuyorlardı... Bense onlara bakıp daha da çok üşüdüm o ayrı ^_^


"Bilmemkim karşıyaaaa!!!" tezahüratları eşliğinde şu arkadaş bi an için gaza bile geldi! Bıraksanız Üsküdar'dan çıkacak adam! 

Hayır manyak da bir akıntı vardı o gün... :S




 Yalnız itiraf etmeliyim, şöyle bir okuyayım dedim yazdıklarımı... Resmen yaşlı postası olmuş he! "Bu gençlik de bik bik bik...!" demek istemedim halbuki ^_^ 


Sadece çok garip bir anı paylaşayım dedim =) Hayır, bizim okulun kantininde de şaka konseptli birbirini denize atan insanlar gördüm kaç kere okul hayatım boyunca ama denize düşen "Annaaaaağğğğğğmmmmmm!" diye bir ses çıkardıktan sonra arkadaşları tarafından itinayla anında yukarı çekiliyordu... ^_^ Bu kadar keyifle yüzeni bizim okuldan çıkmadı vallahi =)


Aslında ne yalan söyleyeyim, bi 10 sene öncesi olsa... Deli zamanlarım... *insert old fart here* Ben de mezun olmadan bi kez atardım kendimi boğaza gibime geliyor =) Ama şimdi zilyon dolar verseler ayağımı sokmak yemez! Romatizma falan.. Ohhhooo bizden geçmiş... Meheuheuehue =)



Peki söyleyin bakalım, gerekli koşullar hazırlansa ( yeterince gaz verilse yani ya da para eheheh ) siz atar mıydınız kendinizi boğazın serin sularına?



Cheers.


Nora.



NOT: Bu arada eski template'ime yakın bişiler ayarlayabildim.. En azından çocuklarımın fotoları gadgetlar falan geri geldi... Ama hiçbiriniz yardım etmediniz kendi kendime çözdüm! Hıhhh!